Özcan Bülbül / Çoğun bende senin

Kim girerse girsin hayatına, sen artık hep eksik kalacaksın... Çoğun ben de senin, elinin sıcaklığını aldım, sarılışındaki sıkma payını, kokunu aldım, nefesini aldım sen uyurken, onunla yüzümü ısıttım. Ben senden sabah uyanışlarını aldım, günaydın mesajlarını ve o savaş nedeni iyi geceler öpücüklerini... Sen şimdi kime tam kalabilirsin ki, anlamıyorsun değil mi ben senin göz yaşlarını aldım, artık hiç kimse için adam gibi ağlayamayacaksın. Kimse için benim kadar üzülemeyeceksin. Çoğun bende senin, onunla sigaraya başladık... Ne yaptım biliyor musun, senden geriye yeni bir sen edecek kadar bile sen bırakmadım. O yüzden sen artık hep eksik kalacaksın. Kalbi dışarıda unutulmuş bir vücutsun artık. Nefes alman mühim değil, asla tamamlanamayacaksın..
-ö.s.ö

Her Yeri Boyamışsın.. / Küçük İskender

her yeri boyamışsın, çok güzel, ama burada biraz kan kalmış. zincir kalmış, kırbaç kalmış.

sahneye çıkan hayvanların büyük uzantılarıyla ayaktasın, çok güzel, ama burada biraz aşk kalmış.

sana dokunduğum günlerde bana 'sevgilim' derdin, şimdi 'orospu' diyormuşsun, çok güzel, ama burada biraz sonbahar kalmış. ihanet kalmış, bencillik kalmış.

korkunç yolculuklar planlardık insanlardan uzağa.
ellerimizi bırakıp, ayaklarımızı bırakıp gidecektik, çok güzel, ama burada benim çocuksu saflığım kalmış. aptallığım kalmış düşlerim kalmış.

bu gece benim için en iri şeyi ağzına al! evrendeki en iri şeyi:
ADIMI!
 ve sonra tükür onu havaya.
altına geç ve bekle.
çok güzel!ama burada biraz herşeye rağmen hala benim sana hasretim, benim senin göğsünü yumruklaya yumruklaya ağlayışım,benim...

benim senin bana hediyen lök gibi yalnızlığım kalmış!..

Oyuna, Hissetmeye, Uçmaya Var Mısın? / INDIGO BLOOME

İlk iki kitabı kesinlikle heyecan ve merakla okudum. Erotik olduğu kadar aksiyon dolu olduğu gerçek. Sizi sürükleyen aksiyon kısmı. Merakta bırakacak şekilde yazılmış. Bir çeşit ilaç üretimiyle iç içe geçmiş bir kitap. Ancak 3. kitaba geçtiğinizde olay çok şekil değiştiriyor. Reankarnasyon, ruh göçü ve benzeri farklı inanışlara dayanan bir kitap olduğunu görüyoruz. Beni pek sarmadı. Ailevi değerler içinde pek hoş bir yönlendirme değil. Gerçekten 18 yaş üzeri okumalı. Eğer metafizik içeren inançlara merakınız varsa biraz daha eğlenceli olabilir.

Can Yücel

İçeri gir.
Kapıyı ört.
Işıkları yak.
Bana sarıl.
Dışarı çıkalım.
Sinemaya gideriz.
Filmi terk ederiz.
Yani illa terk edilecekse bir şey…
Yürürüz.
Sarhoş olurum.
Sen olma.
Bana sarıl.
Gökyüzüne bakarız.
Karanlıkta olsa bakarız.
Dua ederim. İkimizin yerine.
Sen etme.
Bana sarıl.
Sigara içeriz.
Ellerimiz üşür.
Ben ısıtırım.
Sen bana sarıl.
Paramız biter, yürürüz.
Bitmeyen bir yol buluruz.
Bitmeyen bir türkü söyleriz.
Aşık olurum.
Sen olma.
Bana sarıl.
Konuşuruz.
Hep anlatırız.
Kimleri öptüğünden bahsedersin.
Ağlarım.
Sen ağlama.
Bana sarıl.
Kavga ederiz.
Küfür ederiz.
Bağırırsın.
Küserim.
Sen küsme.
Bana sarıl.
Güleriz.
Unuturuz öleceğini annelerimizin.
Anneler ölmesin.
Annem ölürse bana sarıl.
Çünkü bilirsin,
Bazen anneler ölüyor. Anneler ölünce çocuklar hep hüzünlü bakıyor. Hep yorgun bakıyor. Hep kırmızı bakıyor. Hep düşecekmiş gibi bakıyor.
Ve benim sırtımı dayayabileceğim bir duvarım yok.
Gölgesinde dinlenebileceğim bir omuzum da yok.
Korkuyorum.
Bana sarıl.
Canım acıyınca,
Ellerim titreyince,
En çok gök gürleyince,
Yağmur yağınca,
Ve her gün doğumunda,
Düşünce bir bebek rahme,
Bir kuş uçunca,
Denizler dalganınca,
En çok yıldızların altında,
Bu cehennemin dört bir yanında,
Nefes aldıkça…
Bana sarıl.

Elli Ton Üçlemesi / E L James

Bu kitapları peş peşe elimden bırakamadan okudum. Hatta öyle ki aylarca bir adet Grey istiyorum diye sayıkladım. İnsanı sınırlarının çok ötesine çıkardığı bir gerçek. Yoğun olarak seks var ama aynı zamanda merak uyandıran aksiyon dolu bir kitap. Kontrol manyağı bir erkek neler yapabilir? Bir sözleşme ne kadar kötü olabilir? Ütopya olan bir adam ve aşk hikayesini fantezi ve fetişle iç içe okuyacaksınız. Bir köle-itaatkar ilişkisi nereye gelebilir? Merak dolu sorular size bu kitabı hemen bitirtecek (: Kısaca özetlerini aşağıda belirtiyorum ama satır atlamadan okumak isteyeceğiniz kitaplar bunlar..

Grinin Elli Tonu: 20 yaşında bir edebiyat öğrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana'nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır... Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi karanlık arzularını keşfeder. 

Karanlığın Elli Tonu: Ruhu yaralı genç girişimci Christian Grey'in karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar. Ama Grey'e duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli kararını almak zorundadır ve bu yalnızca onun verebileceği bir karardır…


Özgürlüğün Elli Tonu: Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Grey'i sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ana'nın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür...

Bir Kız Bara Girer ve... / Helena S. Paige

Çooook eğlenceli! Kaptan sizsiniz. Ne yapacağınıza siz karar veriyorsunuz. Bir akşam bara çıkacaksınız. 3 farklı iç çamaşırı hangisi? durumunda başlıyor ve tüm hikayeyi siz yazıyorsunuz. Bir baş ucu kitabı değil ama keyifli zamanlar için bire bir (: Ben öneriyorum, okurken eğlendim (:

"Şehrin en havalı barlarından birindesiniz, en yakın arkadaşınızla kız kıza bir gece geçirmek için
süslenmişsiniz ve arkadaşınız gelemeyeceğini haber veriyor. 

Şimdi ne yapacaksınız?

- Akşamı bir rock yıldızıyla tekila içerek mi geçireceksiniz?

- Yoksa kibar ve çekici bir milyoner sizin tarzınıza daha mı uygun?

- Ama inanılmaz yakışıklı genç barmenin günaha çağıran vücudu da gözünüzden kaçmıyor…"

Biraz erotik olduğunun notunu düştüm (: Sonra bilmiyordum olmasın (: 

Aşk da Aldatır / Valérie Tong Cuong

Bu kitabı eğer bulabilirseniz alın ve okuyun. Ben bir arkadaşıma verdim ve şimdi hiç bir yerde bulamıyorum. Alışılagelmişin dışında bir kitap. Aşk gerçekten aldatır mı? İnsanlar bu kadar ileri gidebilir mi? Ve bir kadın kaç kere inanabilir? Defalarca soracaksınız. Kitap bittiğinde yanlış anlamış olmayı umacaksınız. İnsanı bir süre etkide bıraktığı gerçek. Kitap boyunca tekrar tekrar okuyacağınız bir cümle var;

"Ölmüş bir şeyleri yok etmek hala mümkün mü?"

Sonuna kadar asla bilemeyeceksiniz...


Şizofren Aşka Mektup / Cezmi Ersöz

Hiç şüphesiz beni derinden etkilemişti. Bir kadın ve erkek ilişkisi onların mektuplaşmalarında, dillerinde canlanıyor. Kitabı ezberleyecek kadar çok okudum ve sanırım her sayfada altı çizili cümlelerim var. (: İlişki bittikten hemen sonra okunmaması gereken bir kitap bence. Biraz dağıttığı gerçek..


"Bir anahtar deliğinden, ruhun bana akıyordu.."
Gözleriniz dolu dolu kapanan bir kitap.

"Ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun." dediği satırlarda bir nefes alma ihtiyacı duyduğum kitap.. 

"sensiz geçen gecelerde yüregimde biriken kiskançligin, öfkenin, kirginligin ve hasretin hummali karanligi, sana kavustugum anlarda sevinçten çildirmanin esiginde tarifsiz bir hazza dönüsürdü... 
sana yeniden dokunmak, sanki bulutlara öpücükler kondurmak gibiydi... 
huzurla huzursuzluk, hasret ve kavusma, ask ve öfke, merhamet ve acimasizlik,kirginlik ve bagislama her sey ama her sey sevgimizin taskin sularinda birbirine karisirdi. 
iki kalbin bir ömre sigdirabilecegi tüm duygulari biz o kisacik anlarda soluk soluga yasardik...
hala seninle geçirecegim anlarin telasiyla tüketir gibi yasiyorum sensiz geçen günlerimi... 
yillar geçti, hala seni görecek olmanin kalp çarpintilariyla, yalniz senin için giyiniyorum en güzel giysilerimi. 
sen güzel bulasin diye geçiyorum aynalarin karsisina...
seninle geçen zaman bir daha tekrari olmayan, dogaçlama bir melodi gibi benim için... 
sanki birlikte yazilmis kaderimizin sayili dakikalarindan an çaliyorum... 
öylece karsinda oturup seni seyretmeyi,sana yemek hazirlamayi, seninle sohbet etmeyi ,dostlarini agirlamayi, seninle birlikte uyumayi, yani paylastigimiz ne varsa 
hepsini bir daha asla okuyamayacagim bir siiri kelime kelime içime sindirir gibi, soluk soluga hissederek yasiyorum..."

Bana kalsa sanırım tüm kitabı buraya yazarım :) Arka kapak yazısını ekleyip konuyu kapatacağım. Ama okuyun. Mutlaka okuyun!

Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkûm, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen, o sevdalı kadın mı? İkisi de olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. Birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız kaldığımda çıldıracak gibi oluyor, ağır ağır ruhumu öldürüyordum.

Daha Yeni Kayıtlar Ana Sayfa

Followers


Recent Comments